Sakarya’da Boşanma Davaları Rehberi: Çekişmeli ve Anlaşmalı Boşanmada Uzman Avukat Desteği

BOŞANMA NEDİR?

Boşanma, evlilik birliğinin yasal olarak sona erdirilmesi anlamına gelir. Hukuki bir süreç olan boşanma, tarafların istemi üzerine mahkeme kararıyla gerçekleştirilir ve evlilik birliğinin sona erdiğini, her iki tarafın da eski evlilikle ilgili hak ve yükümlülüklerinin son bulduğunu resmen ilan eder. Boşanma, bireysel yaşamda önemli değişikliklere yol açabilir, çiftlerin psikolojik, sosyal ve ekonomik durumları üzerinde etkiler yaratabilir. Ayrıca, boşanma süreci, yalnızca iki kişinin değil, aynı zamanda ailelerinin, çocuklarının ve yakın çevrelerinin de yaşamını etkileyebilir.

BOŞANMA NEDENLERİ NELERDİR?

Boşanma, evlilik birliğinin sona ermesi sürecidir ve her boşanma durumu, farklı sebeplerin bir araya gelmesiyle şekillenir. Bu sebepler, hukuki normlardan bireysel tercihlere kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Türk Medeni Kanunu (TMK), boşanma sebeplerini iki ana kategori altında toplar: genel sebepler ve özel sebepler. Ancak, boşanmanın sebepleri yalnızca hukuki çerçevede değil, aynı zamanda duygusal, psikolojik, toplumsal ve bireysel etmenlerden de etkilenir. Her bir boşanma durumu, farklı dinamiklerle şekillenir. İşte boşanma sebeplerini daha derinlemesine incelediğimizde karşımıza çıkan başlıca faktörler:

1. Hukuki Temele Dayanan Sebepler

Boşanma sebepleri, Türk Medeni Kanunu'nda belirli kurallar çerçevesinde düzenlenmiştir. Bu hukuki sebepler, mahkemelerde boşanma davalarının esasını oluşturur ve oldukça belirgin koşullara dayanır.

Özel Sebepler

  • Zina (TMK Madde 161): Eşlerden birinin sadakatsizliği, evliliğin temelini sarsarak boşanmayı gerektiren bir sebep olarak kabul edilir.
  • Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış (TMK Madde 162): Fiziksel ya da psikolojik şiddet gibi eşin diğerine yönelik ağır saldırılar, evliliğin sürdürülemez hale gelmesine yol açar.
  • Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme (TMK Madde 163): Eşin ciddi suçlar işlemesi veya toplumun kabul ettiği değerlerle bağdaşmayan bir yaşam tarzı benimsemesi, boşanma sebebi sayılır.
  • Terk (TMK Madde 164): Eşlerden birinin evi terk etmesi ve geri dönmemesi, evlilik birliğinin sona ermesi için geçerli bir sebeptir.

Genel Sebepler

  • Evlilik Birliğinin Sarsılması (TMK Madde 166): Şiddetli geçimsizlik, duygusal kopuş ve benzeri durumlar evliliğin sürdürülemez hale gelmesine neden olabilir. Bu tür sebepler daha subjektif olup, mahkeme tarafından durumun özel koşullarına göre değerlendirilir.
  • Anlaşmalı Boşanma: Eşlerin karşılıklı rızasıyla evliliği sonlandırması, hukuki anlamda bir boşanma şekli olarak kabul edilir. Tarafların anlaşarak boşanma talep etmeleri, süreçteki gerilimi azaltabilir.

2. Duygusal ve Psikolojik Sebepler

Boşanma sebeplerinin yalnızca hukuki bir dayanağı yoktur; bireylerin duygusal ve psikolojik durumları da bu karar üzerinde etkili olabilir. Evliliğin sürdürülebilirliği, eşlerin içsel dünyalarına ve duygusal bağlarına bağlıdır.

  • Sevginin Tükenmesi: Zamanla eşler arasındaki duygusal bağ zayıflayabilir veya tamamen kaybolabilir. Sevgi eksikliği, evliliği yürütmek için gerekli olan temel unsurlardan biridir.
  • Güven Kaybı: Yalan söyleme, aldatma veya önemli meselelerin gizlenmesi, eşler arasındaki güveni zedeler. Bu tür durumlar, evliliği bitirme noktasına getirebilir.
  • Uyumsuzluk: Karakter farklılıkları, yaşam tarzı veya değer yargılarındaki derin uçurumlar, evliliğin devamını zorlaştırabilir.
  • İlgisizlik: Bir eşin, diğerine gereken ilgi, zaman ve değer vermemesi, ilişkideki bağları zayıflatır ve boşanmayı tetikleyebilir.

3. Toplumsal ve Çevresel Sebepler

Evlilik, yalnızca iki kişi arasında değil, bir toplumun içinde şekillenen bir kurumdur. Dolayısıyla, toplumsal baskılar ve çevresel faktörler de boşanmaya yol açabilir.

  • Aile Baskısı: Eşlerin ailelerinin evliliklerine müdahale etmeleri veya evliliği onaylamamaları, evlilik üzerinde büyük bir gerilim yaratabilir ve boşanma sürecini hızlandırabilir.
  • Ekonomik Zorluklar: Maddi problemler, evliliklerdeki en yaygın çatışma nedenlerinden biridir. Geçim sıkıntısı, borçlar veya ekonomik belirsizlikler, çiftler arasında stres ve gerginlik yaratabilir.
  • Kültürel Farklılıklar: Eşlerin farklı kültürel geçmişlere sahip olmaları, gelenek ve inanç farklılıklarından kaynaklanan anlaşmazlıklara yol açabilir.
  • Toplumsal Beklentiler: Toplumun "ideal evlilik" normlarına uymakta zorlanan çiftler, dışsal baskılara dayanamayabilir ve boşanmayı tercih edebilir.

4. Kişisel ve Bireysel Sebepler

Bazen boşanma, eşlerin kişisel gelişimlerinden, içsel değişimlerinden veya bireysel kararlarından kaynaklanır. Bu tür sebepler, genellikle kişisel bir yolculuğun sonucudur.

  • Kendi Kimliğini Bulma İsteği: Evlilikte kendini kaybettiğini hisseden birey, özgürlük arayışı içinde olabilir. Bu, evlilikten çıkma kararını etkileyebilir.
  • Hayat Hedeflerinin Ayrılması: Eşlerin kariyer, yaşam tarzı veya gelecek planları konusunda farklı yollara gitmeleri, zamanla evliliği sürdürülemez kılabilir.
  • Psikolojik Durumlar: Depresyon, bağımlılık gibi bireysel psikolojik sorunlar, evliliğin sağlıklı bir şekilde devam etmesini engelleyebilir.
  • Değişen Öncelikler: Zaman içinde bir eşin çocuk sahibi olma, seyahat etme veya kişisel hedeflerine odaklanma gibi değişen öncelikleri, evliliğin sona ermesine yol açabilir.

ÖZEL BOŞANMA SEBEPLERİ İLE GENEL BOŞANMA SEBEPLERİ FARKLI HUKUKİ SONUÇLAR DOĞURUR MU?

Evlilik birliğinin sona ermesi, özel boşanma sebepleriyle mi yoksa genel boşanma sebepleriyle mi gerçekleştiğine bağlı olarak hukuki sonuçlarda farklı yollar çizer. Bir evlilikte özel boşanma sebepleri varsa, davacı, karşı tarafın kusurlu olup olmadığını ispatlamak zorunda değildir. Özel bir boşanma sebebi olduğunu ispatlaması yeterlidir. Yani özel boşanma sebepleri, yasanın açıkça çizdiği sınırlarla belirlenmiş durumlar içerir ve bu hallerde, davayı açan tarafın tek yapması gereken, o somut sebebi mahkeme önünde ortaya koymaktır; karşı tarafın kusurunu kanıtlama yükü yoktur. Örneğin, zina ya da terk gibi durumlar söz konusuysa, yalnızca bu olayın varlığı yeterlidir; “kim daha suçlu” sorusu devreye girmez.

Öte yandan, genel boşanma sebepleri devreye girdiğinde işler daha karmaşık bir hal alır. Genel boşanma sebepleri varsa boşanma kararı verilebilmesi için hem davacı hem de davalı birbirinin kusurunu ispatlamak zorundadır. Evliliğin temelinden sarsıldığı iddiasıyla yola çıkıldığında, mahkeme yalnızca bir olaya değil, evliliğin tüm dinamiklerine bakar. Bu noktada, hem davacı hem de davalı, karşı tarafın evliliği bitiren kusurlarını masaya yatırmak zorundadır. Yani, genel sebeplerde boşanma kararı çıkması için tarafların birbirine yönelttiği suçlamaların ağırlığı ve geçerliliği belirleyici olur.

Bu ayrım, hukuki sürecin ruhunu da yansıtır: Özel sebepler, net bir çizgi çeker ve tartışmaya az yer bırakır; genel sebepler ise evliliğin gri alanlarında dolaşır, her iki tarafın da hikayesini dinlemeyi gerektirir. Dolayısıyla, özel sebepler bir nevi olay odaklıyken, genel sebepler kusur  üzerinden bir sonuca ulaşır.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nedir? Nasıl Açılır? (TMK 166/3)

Anlaşmalı boşanma, eşlerin evliliklerini sona erdirme konusunda ortak bir irade beyan ettikleri, herhangi bir çekişme bulunmadan gerçekleştirilen bir boşanma türüdür. Bu dava türü, tarafların tüm mali ve kişisel haklar üzerinde uzlaşıya varmalarını sağlar. Evlilik birliği sona erdirilirken, mal paylaşımı, nafaka, çocukların velayeti ve diğer hususlar hakkında taraflar önceden anlaşır.

Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 3. fıkrası, anlaşmalı boşanmanın ne şekilde yapılacağını düzenler. Bu maddeye göre, anlaşmalı boşanma davası, aşağıdaki şartlar altında açılabilir:

1-) Tarafların hakim huzurunda boşanma iradelerini açıklamaları gerekmektedir : Boşanma sürecinde tarafların, hakim karşısında bizzat kendi iradelerini dile getirmeleri bir zorunluluktur. Kanun, anlaşmalı boşanmalarda bu kuralı koyarak, eşlerin kararlarını özgürce ve herhangi bir baskı olmadan ifade edebilmelerini amaçlar. Hakim, eğer tarafların iradelerinin zorlama, yanıltma ya da başka bir etkenle gölgelendiğini fark ederse, boşanma isteğini geri çevirebilir. Bu aşamada, eşlerin kendi sesleriyle, doğrudan doğruya boşanma arzularını beyan etmeleri gerekir.

2-) Evlilik ilişkisinin en az 1 yıl sürmüş olması gerekir:  Anlaşmalı boşanma davası, en az bir yıl süren evliliklerde açılabilir. Yani, tarafların evlilikleri 1 yılı doldurduktan sonra anlaşmalı boşanma başvurusu yapılabilir.

3-) Protokol Hazırlığı: Eşler arasında mal paylaşımı, nafaka ve çocukların velayeti gibi konularda bir anlaşmazlık bulunmamalıdır. Bu şartla, taraflar arasında hazırlanan protokol mahkemeye sunulur. Protokolde, her iki tarafın hakları güvence altına alınmalıdır.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Anlaşmalı boşanma davası açmak için izlenmesi gereken adımlar şunlardır:

  1. Tarafların Karar Vermesi: İlk olarak, eşlerin boşanmak istediklerine ve bu konuda anlaşmaya vardıklarına dair karar almaları gerekir. Her iki eşin de boşanmayı kabul etmesi zorunludur.
  2. Protokol Hazırlığı: Anlaşmalı boşanma için taraflar, bir avukat yardımıyla boşanma protokolü hazırlar. Bu protokolde, mal paylaşımı, nafaka, çocukların velayeti ve diğer önemli hususlar yer alır. Protokol, her iki tarafın da rızasıyla imzalanmalıdır.
  3. Dava Dilekçesinin Hazırlanması: Anlaşmalı boşanma davası için bir dilekçe hazırlanır. Dilekçede, eşlerin evlilik birliğini sonlandırma iradeleri, boşanma protokolü ve anlaşmazlık bulunmadığına dair beyanlar yer alır. Dilekçe, bağlı bulunulan Aile Mahkemesi’ne sunulmalıdır.
  4. Mahkeme Başvurusu: Dilekçe ve protokolle birlikte mahkemeye başvurulur. Mahkeme, tarafların başvurusu üzerine duruşma tarihi belirler. Ancak, anlaşmalı boşanma davasının hızla sonuçlanması beklenir.
  5. Duruşma ve Karar: Mahkemeye başvurunun ardından, taraflar protokolü imzalar ve mahkeme huzurunda boşanma taleplerini yineleyebilirler. Mahkeme, tarafları dinler ve protokole uygun şekilde boşanma kararı verir. Genellikle bir duruşma yeterlidir ve kısa sürede karar alınır.

Anlaşmalı Boşanma Davasının Avantajları Nelerdir?

Anlaşmalı boşanma davalarının pek çok avantajı vardır. Bunlar arasında en dikkat çekici olanlar şunlardır:

  • Hızlı Sonuçlanma: Anlaşmalı boşanma davaları, çekişmeli davalara göre çok daha hızlı sonuçlanır.
  • Düşük Maliyet: Çekişmeli boşanmalarda, avukatların, tanıkların ve delillerin yoğun kullanılması gerekebilir, bu da davayı maliyetli hale getirir. Ancak anlaşmalı boşanma davaları, tarafların anlaşarak başvurması nedeniyle daha düşük maliyetlidir.
  • Uzlaşma ve Barışçıl Süreç: Taraflar arasında anlaşmazlıkların olmadığı, barışçıl bir boşanma süreci gerçekleşir. Bu, özellikle çocukların etkilenmemesi adına önemli bir avantajdır.
  • Mahkeme Yükü Azaltma: Anlaşmalı boşanma, mahkemenin yükünü azaltır. Çekişmeli boşanmalarda zaman kaybı ve yoğunluk söz konusu iken, anlaşmalı boşanma, sürecin daha verimli ve hızlı işlemesini sağlar.

Sonuç

Anlaşmalı boşanma, evliliklerini sonlandırmak isteyen eşler için hukuki açıdan kolay ve hızlı bir çözüm sunar. Ancak anlaşmalı boşanma davası açılmadan önce, tarafların mal paylaşımı, nafaka, çocukların velayeti gibi konularda anlaşmaya varmaları gerekir. Bu tür bir dava sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için bir avukattan profesyonel yardım alınması önemlidir.

Eğer anlaşmalı boşanma davası açmak istiyorsanız, Sakarya da bulunan Altun Hukuk Danışmanlık olarak size bu süreçte hukuki destek sağlayabiliriz. Detaylı bilgi ve yardım almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Web: www.altunhukukdanismanlik.com

 

Çekişmeli Boşanma Davası Nedir? Nasıl Açılır?

Çekişmeli Boşanma Davası; Çekişmeli boşanma davası, eşlerin boşanma kararında anlaşmazlık yaşaması ve evliliğin sona ermesi konusunda bir araya gelmemesi durumunda açılan dava türüdür. Bu dava, boşanmak isteyen taraflardan birinin diğerine karşı boşanmayı talep etmesiyle başlar. Eşlerden birinin karşı çıkması durumunda, mahkeme süreci çekişmeli boşanma olarak adlandırılır.

Çekişmeli boşanma, anlaşmalı boşanma davasının aksine daha uzun ve karmaşık bir süreçtir. Anlaşmalı boşanma durumunda taraflar, boşanma koşullarını (mal paylaşımı, çocukların velayeti, nafaka vb.) kendi aralarında belirleyip mahkemeye sunar. Ancak çekişmeli boşanma davalarında, bu koşulların belirlenmesi mahkeme tarafından yapılır ve bu da davanın daha fazla zamana yayılmasına ve daha fazla maliyet gerektirmesine neden olabilir.

Çekişmeli Boşanma Davası Açma Süreci Nasıl İşler?

Çekişmeli boşanma davası açmak isteyen bir kişi, öncelikle bir avukattan hukuki danışmanlık alarak süreci doğru bir şekilde başlatmalıdır. Davanın nasıl açılacağına dair adımlar şu şekildedir:

  1. Davanın Hazırlanması: Çekişmeli boşanma davası açmaya karar veren taraf, öncelikle bir boşanma dava dilekçesini hazırlamalıdır. Dilekçede, boşanmanın gerekçeleri, eşler arasındaki anlaşmazlıklar ve istenilen sonuçlar belirtilmelidir.
  2. Dava Dilekçesinin Mahkemeye Sunulması: Hazırlanan dava dilekçesi, yerel aile mahkemesine sunulmak üzere bağlı bulunulan adliyeye teslim edilir. Mahkeme, dilekçeyi inceledikten sonra dava açılmasına karar verir ve davanın duruşma tarihi belirlenir.
  3. Dava Harcı ve Masraflar: Çekişmeli boşanma davası açarken belirli bir harç ve yargılama masrafı ödenmesi gerekir. Bu harç, dava türüne ve talep edilen konulara göre değişebilir. Harç ve masraflar konusunda avukattan ya da mahkemeden bilgi alınabilir.
  4. Taleplerin Belirtilmesi: Boşanma davasında mal paylaşımı, nafaka, çocukların velayeti, tedbir nafakası gibi talepler de dilekçede yer almalıdır. Mahkeme, her iki tarafın da savunmalarını dinleyerek bu talepleri değerlendirir.
  5. Duruşma Süreci: Çekişmeli boşanma davalarında duruşmalar, tarafların birbirine karşı iddialarını sunduğu bir süreçtir. Mahkeme, boşanma sebeplerinin geçerli olup olmadığını, mal paylaşımını, nafaka taleplerini ve çocukların velayetini değerlendirir. Tarafların ve tanıkların dinlenmesi, kanıtların sunulması, tazminat taleplerinin incelenmesi gibi işlemler yapılır.
  6. Sonuçlanma: Duruşmalar sonunda mahkeme, tarafların taleplerini ve dosya içeriğini dikkate alarak boşanma kararı verir. Mahkeme, ayrıca nafaka, mal paylaşımı, çocukların velayeti gibi konularda da kararlar alır.

Çekişmeli Boşanma Davasında Nelere Dikkat Edilmelidir?

Çekişmeli boşanma davası, diğer boşanma türlerine göre daha karmaşık ve uzun bir süreçtir. Bu nedenle dava sürecinde dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar şunlardır:

  1. Hukuki Destek Alınması: Boşanma davaları, hem duygusal hem de hukuki açıdan zorlayıcı olabilir. Bu nedenle, deneyimli bir boşanma avukatı ile çalışmak, sürecin doğru yönetilmesini sağlar ve haklarınızın korunmasına yardımcı olur.
  2. Duruşmalara Katılım: Çekişmeli boşanma davalarında, davaya katılmak ve kendinizi savunmak önemlidir. Mahkeme, tarafların birbirine karşı beyanlarını dikkate alarak karar verir. Bu nedenle, her duruşmaya katılmak ve gerekli savunmaları yapmak kritik rol oynar.
  3. Delillerin Sunulması: Evlilik içerisindeki geçimsizlik, sadakatsizlik veya şiddet gibi boşanma sebeplerini ispatlamak için güçlü deliller sunulmalıdır. Tanıklar, yazılı belgeler, mesajlar ve diğer deliller, davanın seyrini değiştirebilir.
  4. Çocukların Durumu: Eğer boşanma davasında çocuklar varsa, velayet konusu öncelikli meselelerden biridir. Çocukların üstün yararı gözetilerek, hangi tarafın velayeti alacağına mahkeme karar verir. Ebeveynler, bu konuda mahkemeye net bir şekilde başvurmalı ve çocukların en iyi şekilde korunmasını sağlamalıdır.

Çekişmeli Boşanma Davasında Süreç Ne Kadar Sürer?

Çekişmeli boşanma davalarının süresi, dava konusu olan sorunların karmaşıklığına göre değişiklik gösterebilir. Eğer taraflar arasında ciddi bir mal paylaşımı, nafaka, tazminat veya velayet anlaşmazlıkları varsa, dava süresi birkaç yıl sürebilir. Ancak, mahkeme sürecinde alınacak tedbir kararları, ara kararlar ve diğer durumlar da davanın süresini etkileyebilir.

Sonuç Olarak:

Çekişmeli boşanma davası, eşlerin anlaşamadığı durumlarda başvurulan bir hukuki süreçtir. Bu süreç, duygusal olarak zorlu olduğu gibi, hukuki olarak da karmaşık bir hal alabilir. Dolayısıyla, deneyimli bir avukat ile çalışmak, haklarınızı korumak ve süreci en sağlıklı şekilde yönetmek adına oldukça önemlidir.

Altun Hukuk Danışmanlık olarak, çekişmeli boşanma davalarındaki deneyimimizle, sizlere en iyi hukuki desteği sağlamak için yanınızdayız. Evlilik birliği sona erdirilirken, haklarınızın korunması için uzman kadromuzla sizi rehberlik etmekteyiz. Web: www.altunhukukdanismanlik.com

 

Çekişmeli Boşanma Davasında İspat ve Deliller

Boşanma davaları, Türk Medeni Kanunu kapsamında en sık karşılaşılan uyuşmazlıklardan biridir. Tarafların anlaşarak boşanma sürecini tamamladığı anlaşmalı boşanma davalarının aksine, çekişmeli boşanma davaları genellikle daha karmaşık ve uzun bir süreci beraberinde getirir. Çekişmeli boşanmada, taraflardan biri ya da her ikisi boşanmak istemeyebilir veya boşanma sebepleri, nafaka, velayet, mal paylaşımı gibi konularda anlaşmazlık yaşayabilir. Bu tür davalarda, mahkemenin karar verebilmesi için en kritik unsur, iddia edilen hususların ispat edilmesi ve bu ispatın somut delillerle desteklenmesidir. Altun Hukuk ve Danışmanlık olarak, bu makalemizde çekişmeli boşanma davalarında ispat yükümlülüğü ve delillerin önemini detaylı bir şekilde ele alacağız.

İspat Yükümlülüğü Kimdedir?

Hukuk sistemimizde temel bir ilke olarak, “İddia eden ispatla yükümlüdür” kuralı geçerlidir (Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 190). Çekişmeli boşanma davalarında da bu ilke esas alınır. Örneğin, eşlerden biri boşanma sebebinin “şiddetli geçimsizlik” olduğunu iddia ediyorsa, bu durumu somut delillerle kanıtlamak zorundadır. Aynı şekilde, karşı taraf da kendi savunmasını desteklemek için delil sunabilir. Mahkeme, tarafların sunduğu delilleri değerlendirerek boşanma kararını verir. Bu nedenle, davanın seyrini belirleyen en önemli faktörlerden biri, delillerin hukuka uygun şekilde toplanması ve sunulmasıdır.

Çekişmeli Boşanmada Hangi Deliller Kullanılabilir?

Çekişmeli boşanma davalarında deliller, boşanma sebebine ve tarafların taleplerine göre çeşitlilik gösterebilir. Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen boşanma sebeplerinden (örneğin zina, terk, şiddet, hakaret, güven sarsıcı davranışlar) hangisine dayanıldığı, kullanılacak delillerin türünü de belirler. Yaygın olarak başvurulan deliller şunlardır:

Tanık Beyanları: Boşanma sebebine tanıklık eden kişilerin mahkemede dinlenmesi, özellikle şiddetli geçimsizlik gibi soyut durumların ispatında sıkça kullanılır. Tanıkların tarafsızlığı ve olaylara bizzat şahitlik etmiş olmaları, beyanlarının güvenilirliği açısından önemlidir.

Yazılı Deliller: Mektup, e-posta, SMS, WhatsApp yazışmaları gibi yazılı belgeler, boşanma sebebini destekleyen güçlü kanıtlar olabilir. Ancak bu tür delillerin hukuka uygun yollarla elde edilmiş olması şarttır. Örneğin, eşin özel telefonunu izinsiz şekilde inceleyerek elde edilen bir mesaj, mahkeme tarafından delil olarak kabul edilmeyebilir.

Fotoğraf ve Video Kayıtları: Şiddet, sadakatsizlik veya kötü muamele gibi durumları belgeleyen görsel materyaller, mahkemede etkili deliller arasında yer alır. Yine bu delillerin elde edilme şekli, hukuka uygunluk açısından dikkatle değerlendirilir.

Resmi Belgeler: Hastane raporları, polis tutanakları, şikayet dilekçeleri gibi resmi evraklar, özellikle fiziksel şiddet veya suç teşkil eden davranışların ispatında büyük önem taşır.

Uzman Raporları: Psikolog veya pedagog raporları, özellikle çocuk velayeti uyuşmazlıklarında sıkça başvurulan delillerdir. Çocuğun ruhsal durumu ve ebeveynle ilişkisi, bu raporlarla ortaya konabilir.

Delillerin Hukuka Uygunluğu

Çekişmeli boşanma davalarında delillerin mahkeme tarafından dikkate alınabilmesi için hukuka uygun yollarla elde edilmiş olması gerekmektedir. Örneğin, gizlice yapılan ses kayıtları veya eşin kişisel eşyalarından izinsiz alınan belgeler, özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle delil olarak kullanılamayabilir. Bu noktada, bir avukatın rehberliği, delillerin toplanması ve sunulması sürecinde hayati bir rol oynar. Altun Hukuk ve Danışmanlık olarak, müvekkillerimize delillerin hukuki geçerliliğini sağlama konusunda profesyonel destek sunmaktayız.

Nafaka, Velayet ve Mal Paylaşımında Delillerin Rolü

Çekişmeli boşanma davalarında sadece boşanma sebepleri değil, nafaka, velayet ve mal paylaşımı gibi talepler de ispat gerektirir. Örneğin, nafaka talebinde bulunan taraf, maddi durumunu ve ihtiyaçlarını belgelemek zorundadır. Bu amaçla gelir belgeleri, banka hesap dökümleri veya yaşam standartlarını gösteren faturalar sunulabilir. Velayet uyuşmazlıklarında ise çocuğun menfaati ön planda tutularak, ebeveynlerin çocukla ilişkisi ve bakım kapasitesi delillerle ispatlanır.

Sonuç

Çekişmeli boşanma davaları, hem hukuki hem de duygusal açıdan zorlayıcı süreçlerdir. Bu davalarda başarılı bir sonuç elde etmek, doğru strateji ve güçlü delillerle mümkündür. Tarafların iddialarını ispatlayabilmesi, mahkemenin adil bir karar vermesi için vazgeçilmez bir unsurdur. Altun Hukuk ve Danışmanlık olarak, çekişmeli boşanma davalarında müvekkillerimize delil toplama, hukuki süreçlerin yönetimi ve dava takibi konularında kapsamlı hizmet sunmaktayız. Daha fazla bilgi almak veya hukuki destek talep etmek için www.altunhukukdanismanlik.com adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Tarafların Duruşmaya Katılması Zorunlu mu?

Hukuki Açıdan Tarafların Duruşmaya Katılımı; Türk Hukuk sisteminde, çekişmeli boşanma davaları Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre yürütülür. Genel kural olarak, davanın taraflarının duruşmalara bizzat katılması zorunlu değildir. HMK Madde 147 uyarınca, taraflar davayı vekilleri (avukatları) aracılığıyla takip edebilirler. Yani, bir avukat tarafından temsil edilen taraf, duruşmalara katılmak zorunda kalmadan süreci vekili üzerinden yürütebilir. Ancak, Davayı açan taraf, duruşmaya bizzat katılmadığı gibi bir avukatla da temsil edilmezse, başlatmış olduğu boşanma davası müracaata bırakılır. Diğer bir deyişle, dava, 3 ay süresince yenilenmediği takdirde işlemden kaldırılır. Eğer bu 3 aylık süre içinde dava yenilenirse, süreç kaldığı yerden devam eder. Ancak, işlemden kaldırıldıktan sonra 3 ay boyunca yenileme yapılmazsa, dava hiç açılmamış sayılır.

Eğer davalı taraf duruşmaya katılmaz ve kendisini bir avukatla temsil ettirmezse, dava onun yokluğunda devam eder. Bu durumda, davalı, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz etme hakkını kaybeder.

Eşlerden Biri Boşanmak İstememesi Durumunda  Davanın Sonucu Ne Olur?

Halk arasında yaygın bir yanılgı, eşlerden birinin boşanmayı reddetmesi halinde davanın otomatik olarak reddedileceği yönündedir. Ancak bu doğru değildir. Çekişmeli boşanma davalarında, boşanmak istemeyen eşin itirazı, mahkemenin kararını doğrudan bağlamaz. Önemli olan, davayı açan tarafın iddialarını somut delillerle destekleyip desteklemediğidir. Örneğin, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma talep eden bir eş; tanık beyanları, yazışmalar, şiddet raporları gibi delillerle evlilik birliğinin sürdürülemez olduğunu kanıtlarsa, mahkeme boşanmaya hükmedebilir.

 

Boşanma Davası Neredeki Mahkemede Açılır?

Türkiye’de boşanma davaları, Aile Mahkemelerinde görülür. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri, Aile Mahkemesi sıfatıyla bu davalara bakar. Ancak davanın hangi şehirdeki veya ilçedeki mahkemede açılacağı, yani yetkili mahkemenin belirlenmesi, davanın sağlıklı bir şekilde ilerlemesi açısından kritik bir konudur.

Türk Medeni Kanunu’nun 168. maddesine göre, boşanma davasında yetkili mahkeme şu şekilde belirlenir:

  • Eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi veya
  • Eşlerin son altı ay boyunca birlikte yaşadıkları yer mahkemesi.

 

Bu madde, dava açacak tarafa iki farklı seçenek sunar. Örneğin, eşler evlilik birliği süresince İstanbul’da birlikte yaşamışsa ve son altı ay bu şehirde geçmişse, İstanbul’daki Aile Mahkemesi yetkili olacaktır.

Yerleşim Yeri Kavramı: Yerleşim yeri, bir kişinin hayatının ağırlık merkezini oluşturduğu yerdir. Bu, yalnızca bir adreste ikamet etmekten ziyade, kişinin iş, sosyal hayat ve aile düzeni gibi unsurlarla bağlantılı olduğu yeri ifade eder. Bu nedenle, geçici bir süre başka bir yerde bulunmak yetkiyi değiştirmez.

Son Altı Ay Kuralı: Eşlerin son altı ay birlikte yaşadıkları yer, evlilik birliğinin fiilen sürdürüldüğü son yer olarak kabul edilir. Eğer eşler bu süreden önce ayrı yaşamaya başladıysa, bu durum yetkili mahkemenin belirlenmesinde dikkate alınabilir.

Anlaşmalı Boşanma Durumu: Anlaşmalı boşanma davalarında da aynı yetki kuralları geçerlidir. Ancak taraflar, aralarında mutabakat sağlayarak davayı belirli bir mahkemede açmayı tercih edebilirler.

Boşanma Davası Açarken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Boşanma davası açmadan önce yetkili mahkemenin doğru belirlenmesi, davanın reddedilmesi gibi olumsuz sonuçların önüne geçer. Yanlış mahkemede açılan bir dava, hem zaman kaybına hem de ek masraflara yol açabilir. Bu nedenle, süreci bir avukatla yürütmek, hukuki açıdan büyük bir avantaj sağlar. Sakarya Boşanma avukatı alanında Altun Hukuk ve Danışmanlık olarak, müvekkillerimize bu konuda detaylı danışmanlık sunarak, dava sürecinin en hızlı ve etkin şekilde ilerlemesine yardımcı oluyoruz. Daha fazla bilgi almak veya sorularınızı iletmek için Web: www.altunhukukdanismanlik.com adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Boşanma Davasında Ev Eşyaları, Çeyiz ve Şahsi Eşyaların Paylaşılması nasıldır?                                                                                            

Boşanma süreci, yalnızca duygusal bir ayrılık değil, aynı zamanda malvarlığı ve eşyaların paylaşımı gibi maddi konuları da kapsayan karmaşık bir hukuki süreçtir. Boşanma davalarında tarafların en çok merak ettiği ve sıkça anlaşmazlık yaşadığı konulardan biri, ev eşyaları, çeyiz eşyaları ve şahsi eşyaların nasıl paylaştırılacağıdır. Altun Hukuk ve Danışmanlık olarak, bu makalede Türk Medeni Kanunu çerçevesinde bu konuyu detaylı bir şekilde ele alacağız.

Ev Eşyaları ve Şahsi Eşyalar Kavramı

Boşanma sürecinde eşyalar, hukuki statülerine göre farklı kategorilere ayrılır:

  • Şahsi Eşyalar: Bir eşe ait olan ve onun kişisel kullanımı için edinilen eşyalardır. Örneğin, kıyafetler, kişisel elektronik cihazlar (telefon, bilgisayar gibi) veya bir eşin kendisine hediye olarak aldığı eşyalar şahsi eşya kabul edilir. Türk Medeni Kanunu’nun 220. maddesine göre, şahsi eşyalar mal rejiminin tasfiyesine dahil edilmez ve sahibinde kalır.
  • Ev Eşyaları: Evlilik birliği içinde ortak yaşam için kullanılan eşyalardır. Bunlar arasında mobilyalar, beyaz eşyalar ve mutfak gereçleri gibi eşyalar yer alır. Bu eşyaların paylaşımı, evliliğin mal rejimine bağlı olarak belirlenir.
  • Çeyiz Eşyaları: Genellikle evlilik öncesi bir eş tarafından getirilen ve evlilik birliği için kullanılan eşyalardır. Çeyiz eşyalarının durumu, hem mal rejimi hem de eşyanın niteliği açısından özel bir incelemeyi gerektirir.

Mal Rejimi ve Eşyaların Paylaşımı

Türkiye’de boşanmalarda eşyaların paylaşımı, evliliğin hangi mal rejimi ile sürdürüldüğüne göre şekillenir. 1 Ocak 2002 tarihinden sonra evlenen çiftler için yasal mal rejimi “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi”dir. Bu rejimde:

  • Edinilmiş Mallar: Evlilik süresince edinilen mallar (örneğin, evlilik sırasında birlikte alınan bir koltuk takımı) tasfiye edilir ve paylaşılır.
  • Kişisel Mallar: Evlilik öncesi edinilen veya miras yoluyla kalan eşyalar, kişisel mal sayılır ve paylaşılmaz.

Ev eşyalarının çoğu, evlilik birliği içinde ortak kullanım için alındığından “edinilmiş mal” kategorisine girer. Ancak çeyiz eşyaları gibi evlilik öncesi bir eşe ait olan eşyalar, kişisel mal olarak değerlendirilebilir. Bu noktada, eşyanın kime ait olduğunu ispatlamak büyük önem taşır.

Sonuç

Boşanma sürecinde ev eşyaları, çeyiz ve şahsi eşyaların paylaşımı, hem hukuki hem de pratik açıdan dikkat gerektirir. Türk Medeni Kanunu, bu konuda açık kurallar getirse de, her dava kendi özel koşullarına göre değerlendirilir. Bu nedenle, hak kaybı yaşamamak için profesyonel hukuki destek almak büyük önem taşır.Sakarya boşanma avukatı olarak, boşanma davalarında müvekkillerimize eşyaların paylaşımı ve mal rejimi tasfiyesi konularında kapsamlı danışmanlık sunuyoruz. Sorularınız veya desteğe ihtiyacınız varsa, Web: www.altunhukukdanismanlik.com adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Çekişmeli Boşanma Davasında Kadının Kişisel Durumu Nedir?

Boşanma davaları, taraflar arasında anlaşma sağlanamadığında çekişmeli bir hal alır ve bu süreç hem hukuki hem de duygusal açıdan daha karmaşık bir boyut kazanır. Çekişmeli boşanma davalarında, özellikle kadının kişisel durumu (maddi ve manevi hakları, sosyal statüsü, çocukların velayeti gibi unsurlar) sıkça tartışma konusu olur. Sakarya’da boşanma avukatı olarak Altun Hukuk ve Danışmanlık bünyesinde, bu makalede kadının kişisel durumunun paylaşılması konusunu Türk Medeni Kanunu çerçevesinde ele alacağız.

Kadının Kişisel Durumu Neleri Kapsar?

Çekişmeli boşanma davalarında kadının kişisel durumu, aşağıdaki unsurları içerebilir:

Maddi Haklar: Nafaka (tedbir, iştirak veya yoksulluk nafakası), mal rejiminin tasfiyesi ve tazminat talepleri.

Çocukların Velayeti: Eğer çiftin çocuğu varsa, velayet hakkı ve çocukla kişisel ilişki düzenlemeleri.

Konut ve Şahsi Eşyalar: Evin kime tahsis edileceği ve kadına ait kişisel eşyaların paylaşımı.

Manevi Haklar: Boşanma nedeniyle uğranılan maddi veya manevi zararların tazmini.

Kadının Maddi Haklarının Paylaşımı:

Çekişmeli boşanma davalarında kadının maddi durumu, mahkeme tarafından detaylı bir şekilde incelenir:

  Tedbir Nafakası: Dava süresince kadının ve varsa çocukların geçimini sağlamak için bağlanabilir. Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesine göre, mahkeme bu nafakayı re’sen (kendiliğinden) karara bağlayabilir.

  Yoksulluk Nafakası: Boşanma sonrası kadının yoksulluğa düşmesi durumunda, kusur durumuna ve ekonomik koşullara bakılarak süresiz veya süreli nafaka bağlanabilir (TMK Madde 175).

  Mal Paylaşımı: Evlilik süresince edinilen mallar, “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi” kapsamında tasfiye edilir. Kadının evlilik öncesi kişisel malları (çeyiz, miras gibi) ise paylaşılmaz.

Çekişmeli boşanma davalarında, kadının ekonomik durumunun korunması için mahkemeler genellikle hakkaniyet ilkesini gözetir. Bu noktada, deneyimli bir boşanma avukatı ile çalışmak, hak kayıplarının önüne geçer.

Çocukların Velayeti ve Kadının Rolü

Çekişmeli boşanmada çocukların velayeti, kadının kişisel durumunu doğrudan etkileyen bir konudur. Türk Medeni Kanunu’na göre, velayet kararında çocuğun üstün yararı esas alınır. Genelde küçük yaştaki çocukların bakım ihtiyacı nedeniyle velayet anneye verilir; ancak babanın da bu hakkı talep etme şansı vardır. Mahkeme, kadının yaşam koşulları, ekonomik durumu ve çocuğa sağlayabileceği ortamı değerlendirir. Mahkemelerde, bu süreçte pedagog raporları ve sosyal inceleme raporları sıkça dikkate alınır.

Konut ve Şahsi Eşyaların Paylaşımı

Boşanma sürecinde aile konutu, kadının ve çocukların barınma ihtiyacı göz önünde bulundurularak genellikle kadına tahsis edilir. Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesi, aile konutunun korunmasını düzenler. Ayrıca, kadının şahsi eşyaları (kıyafetler, kişisel eşyalar) mahkeme kararıyla iade edilir. Çekişmeli davalarda bu konuda anlaşmazlık yaşanırsa, mahkemeden geçici tedbir talep edilebilir.

Kadının Kişisel Durumunda Dikkat Edilecek Hususlar

Delil Sunumu: Kadının haklarını koruyabilmesi için kusur durumunu ve maddi ihtiyaçlarını belgeleyen deliller (mesajlar, tanık beyanları, banka kayıtları) büyük önem taşır.

Geçici Tedbirler: Dava süresince mağduriyet yaşanmaması için nafaka, konut tahsisi veya eşya iadesi gibi talepler mahkemeye sunulabilir.

Hukuki Destek: Çekişmeli davalar uzun sürebildiğinden, Sakarya’da yerel dinamikleri bilen bir boşanma avukatıyla çalışmak süreci kolaylaştırır.

Sonuç

Çekişmeli boşanma davalarında kadının kişisel durumu, hem maddi hem de manevi açıdan korunması gereken hassas bir konudur. Türk Medeni Kanunu, bu konuda kadınlara çeşitli haklar tanır; ancak bu hakların etkin bir şekilde kullanılabilmesi için doğru hukuki adımların atılması gerekir. Sakarya boşanma avukatı olarak Altun Hukuk ve Danışmanlık bünyesinde, müvekkillerimize bu süreçte profesyonel destek sunarak haklarını en iyi şekilde savunmalarına yardımcı oluyoruz. Daha fazla bilgi almak veya çekişmeli boşanma sürecinde destek ihtiyacınız varsa, Web: www.altunhukukdanismanlik.com adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Çekişmeli Boşanma Davalarında Tazminat ve Nafakanın Ödenme Biçimi

Çekişmeli boşanma davaları, eşlerin boşanma veya boşanmanın sonuçları konusunda anlaşamaması nedeniyle mahkeme önünde çözüme kavuşan süreçlerdir. Bu tür davalarda en çok tartışılan konuların başında tazminat ve nafaka talepleri gelir. Sakarya’da boşanma avukatı olarak Altun Hukuk ve Danışmanlık bünyesinde, bu makalede çekişmeli boşanma davalarında tazminat ve nafakanın ödenme biçimlerini Türk Medeni Kanunu çerçevesinde açıklayacağız.

Tazminat Türleri ve Ödenme Biçimi

Çekişmeli boşanma davalarında tazminat, boşanmanın maddi ve manevi sonuçlarını telafi etmek amacıyla talep edilir. Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesine göre iki tür tazminat söz konusudur:

Maddi Tazminat: Boşanma nedeniyle mevcut veya beklenen bir menfaati zarar gören taraf, bu kaybı telafi etmek için maddi tazminat isteyebilir. Örneğin, evlilik süresince çalışmayan bir eş, boşanma sonrası gelir kaybına uğrarsa bu talepte bulunabilir.

Manevi Tazminat: Boşanmaya sebep olan olaylar (örneğin, şiddet, sadakatsizlik, hakaret) nedeniyle kişilik hakları zedelenen taraf, manevi tazminat talep edebilir.

Ödenme Biçimi:

Tazminat genellikle toplu ödeme şeklinde karara bağlanır. Mahkeme, tazminat miktarını tarafların ekonomik durumları, kusur oranları ve zarar boyutu gibi unsurları dikkate alarak belirler. Ancak, ödeme gücü sınırlı olan taraf için mahkeme, taksitlendirme yoluna gidebilir. Bu durumda ödeme planı mahkeme kararında açıkça belirtilir.

Nafaka Türleri ve Ödenme Biçimi

Çekişmeli boşanma davalarında nafaka, tarafların ve varsa çocukların ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak için bağlanır. Türk Medeni Kanunu’nda üç tür nafaka öngörülmüştür:

Tedbir Nafakası: Dava süresince geçimi sağlamak için bağlanır (TMK Madde 169). Hem eş hem de çocuklar için talep edilebilir.

Yoksulluk Nafakası: Boşanma sonrası yoksulluğa düşecek tarafa bağlanır (TMK Madde 175). Kusur durumu ve ekonomik koşullar dikkate alınır.

İştirak Nafakası: Çocuğun bakım ve eğitim masrafları için velayet hakkı olmayan ebeveynden alınır (TMK Madde 182).

Ödenme Biçimi:

Nafaka genellikle aylık ödeme şeklinde karara bağlanır. Mahkeme, nafaka miktarını tarafların gelir durumu, yaşam standartları ve ihtiyaçlarına göre belirler.

Ödemeler, mahkeme kararında belirtilen tarihte, genellikle banka yoluyla yapılır. Tedbir nafakası dava süresince geçerliyken, yoksulluk ve iştirak nafakası boşanma sonrası süresiz veya belirli bir süre için bağlanabilir.

Tazminat ve Nafakanın Ödenmesinde Karşılaşılan Sorunlar

Ödeme Güçlüğü: Tazminat veya nafaka yükümlüsü, ekonomik durumunu gerekçe göstererek ödemeden kaçınabilir. Bu durumda icra yoluna başvurulabilir.

Kusur Tartışmaları: Çekişmeli davalarda tazminat ve nafaka miktarları, kusurun kime ait olduğuna bağlı olarak değişir. Bu nedenle delil sunumu kritik önem taşır.

Değişen Koşullar: Boşanma sonrası tarafların ekonomik durumunda değişiklik olursa, nafaka artırım veya kaldırma davası açılabilir (TMK Madde 176).

Mahkemenin Rolü ve Uygulama

Çekişmeli boşanma davalarında mahkemeler, tazminat ve nafakanın ödenme biçimini belirlerken şu unsurları göz önünde bulundurur:

  • Tarafların gelir ve malvarlığı durumu,
  • Çocukların ihtiyaçları ve üstün yararı,
  • Boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur oranları,
  • Ödeme gücüne uygun bir düzenleme yapılması.

 Sonuç

Çekişmeli boşanma davalarında tazminat ve nafakanın ödenme biçimi, tarafların ekonomik durumu ve mahkemenin hakkaniyet ilkesi doğrultusunda şekillenir. Tazminat genellikle toplu ödenirken, nafaka aylık düzenli ödemelerle bağlanır. Ancak her dava kendi dinamiklerine sahip olduğundan, bu süreçte profesyonel hukuki destek almak büyük önem taşır. Sakarya boşanma avukatı olarak Altun Hukuk ve Danışmanlık bünyesinde, müvekkillerimize tazminat ve nafaka taleplerinde en etkin çözümleri sunuyor, hak kayıplarını önlemek için yanlarında yer alıyoruz. Daha fazla bilgi veya destek için, Web: www.altunhukukdanismanlik.com adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.


WhatsApp
Hemen Ara